Sayfalar

John Done Şiirleri,

1572-1631, İngiliz şair ve vaizdir. Metafizik şiirini kurmuş ve en önemli temsilcisi olmuştur. Eserleri, gerçekçi ve hislere değin tarzı ile tanınır.
  
ÇANLAR KİMİN İÇİN ÇALIYOR

Hiç kimse bir ada değildir.
Ne de bütünüyle kendisi,
Her insan kıtanın bir parçasıdır,
Gövdenin bir bölümü;
Bir toprak parçası deniz tarafından alıp götürülse,
Avrupa azalır.
Tıpkı haritadaki burun gibi,
Tıpkı senin veya bir arkadaşının sahip olduğu mülk gibi;
Bir insanın ölümü de beni azaltır,
Çünkü ben insanlığın kendisinde içeriğim,
Öyleyse asla haber gönderip sordurma
Çanlar kimin için çalıyor diye;
Onlar senin için çalıyor.

(alttaki başka bir çeviri)

"herhangi bir insanin olumu
beni de yaralar ey insanlar,
cunku parcasiyim ben insanligin,
sorma kimin icin caliyor canlar
olaki senin icindir
sana da tehlike var."

-------------
pire

bak şimdi şu pireye; bak da gör işte,
benden esirgediğin ne denli küçük bir şey.
benim kanımı emmiş, sıra gelmiş seninkine;
iki kan karışmış bile şu anda bu pirede.
sence de, ne günah sayılır bu, ne ayıp, değil mi;
ne de kızlığın elden gitti yani şimdi?
oysa şu pire, kur falan yapmadan alıyor alacağını,
şişiyor işte zevkten, birleştirirken iki kanı.
yazık ki, biz beceremedik bir türlü şu kadarını.

ah yapma, kıyma üç cana birden bir pirede;
evlenme bir yana, daha da öte geçtik biz o pirenin bedeninde.
bu gördüğün pire hem sensin şimdi, hem benim,
hem de zifaf yatağımız, nikâh mabedimiz bizim.
ailelerimiz, ve sen, karşı çıksanız da, buluşmuşuz,
bu kapkara canlı duvarlar arasına kapanmışız.
Âdettendir diye beni öldürmek isteyebilirsin ama,
hiç değilse kendinin katili olma,
üç cinayetle üç günahın vebalini alma.

yaptın yapacağını zalim, lafı ağzıma tıkadın;
zavallının kanıyla tırnağını kızıla boyadın.
senden bir damla kan emmiş olmaktan öte,
suçu var mı şu pirenin şimdi, söyle?
ama, haklı çıkmanın gururu okunuyor yüzünde;
diyorsun ki, ne sende halsizlik var, ne bende.
çok doğru; korkuların ne kadar boşmuş anlamışsındır herhalde!
işte, şu pirenin ölümü senin canından ne götürdüyse,
kaybedeceğin onur da o kadar, bana "evet," demekle.

----------------
ağlama ben giderken

nasıl ayrılırlarsa bu dünyadan,
sessizce erdemli insanlar.
derlerken tüm dostları dört bir yandan,
'gidiyor galiba' , 'hayır daha var!'

bırakalım biz de birbirimizi,
fırtınalar koparmadan hiç öyle,
günah olur göstermek sevgimizi,
sevgi tekkesini bilmeyenlere.

korkutucudur sarsılışı yerin,
insanlar anlam vermeye çalışır,
ama titreyişleri kürelerin,
daha büyükse de zararsız kalır.

sevgileri bedeni aşmayanlar,
dayanamaz ayrılık acısına.
çünkü ansızın ellerinden kaçar,
sevmek dedikleri her şey adına.

oysa bağlanmış ince bir sevgiyle,
kendimizin bile anlamadığı,
uslarımız yeter de artar diye,
biz bırakırız el, göz ve dudağı.

eksilmez hiç birleşmiş ruhlarımız,
benim seni böyle koyup gitmemle.
tam tersine çoğalır varlığımız,
altın dövülüp incelmişcesine.

ayrıyız çünkü, ayrıysak da eğer,
bir pergelin iki bacağı gibi,
sen, o bacak ki görünmeden döner,
açık açık döndüğünde öteki.

ve ayrılmasa da bir an ortadan,
eşi olduğunda uzaklaşacak,
eğilip uzanır onun ardından,
dönüşünü kalkıp karşılayarak.

olacaksın hiç sarsılmaz desteğim,
giden benim tam sen de öyle işte,
yardımınla son bulacak çemberim,
ve döneceğim başladığım yere.
------------

ey ölüm! bazıları kudret ve dehşet görse de sende
sakın gururlanma sen, çünkü ikisi de değilsin
alıp götüreceğinden emin oldukların bile ölmez de
zavallı ölüm, sen beni öldürmeye kadir değilsin.
eğer sadece uyku ve dinlenmeden ibaretsen sen
gerçekten de keyif verici bir şey olmalısın.
hem en önce en iyilerimiz gidiyor seninle
kemiklerine rahat, ruhlarına huzursun.
kadere, şansa, krallara ve çaresizlere köle,
varlığını savaş, zehir ve hastalıklarla sürdürürsün,
verdiğin uykuyu bulabiliriz afyonda, büyüde bile;
hem onlar daha iyi uyutur; sen niye övünürsün?
kısa bir uykusun, ebediyete uyandığımızda biteceksin,
ölüm olmayacak artık, ölüm o zaman sen öleceksin.