İlya Ehlenburg Şiirleri

1891-1967  Rus şair ,romancı, gazeteci .Az sayida roman, cok sayida siir yazmasina ragmen, dunyada romanlariyla ünlenmistir.

Savaş sonrası yıllarda dünya barış konseyi'nde başkan yardımcısı olarak görev aldı. Paris, varşova, viyana ve helsinki'deki uluslararası kongrelere konuşmacı olarak katıldı. ikinci dünya savaşı'ndan sonraki toplumların birbirlerine karşı ürkek ve cekingen davrandığı dönemde, halkların dostluğa dayalı ilişkiler kurması gerektiğini savundu hep.. bu savunmalarını öyle abarttı ki, '52 senesinde lenin ödülünü kendisine verdiler.

Kendisi Yahudiydi. 1905- 1907 yıllarında bolşevik yeraltı örgütlerine katıldı. 1908'de Fransa'ya sığındı.. '30'lardaysa sovyetler'e bir daha hiç temelli ayrılmamak üzere geri döndü.

Paris Düşerken: Paris Düşerken, Fırtına ve Dipten Gelen Dalga’dan oluşan den oluşur.Yazarın en büyük eseri sayılan bu üçleme 1936-1952 yılları arasında dünyanın politik durumuna ışık tutmaktadır. 3'leme yanlızca Sovyetler Birliğinde 8.5 milyon basılmış ve 2 kez Stalin ödülü almıştır.

     
OĞULLARIMIZIN OĞULLARI
oğullarımızın oğulları
oğullarımızın oğulları şaşıracaklar
tarih kitaplarını karıştırırken:
“1914… 1917… 1919…
neler çekmişler? zavallıcıklar”
yeni bir çağın çocukları savaşları okuyacak;
yazarların generallerin adlarını öğrenecekler,
ölülerin sayısını,
tarihleri öğrenecekler.

siperlerin üstünde ne güzel kokardı güller,
bilmeyecekler,
top ateşleri arasında ne güzel öterdi kuşlar,
yaşamak ne güzeldi o yıllarda,
bilmeyecekler.

yıkılmış şehirlerin üstünde nasıl ışırdı güneş,
öyle ışımadı ondan sonra bir daha,
mahzenlerden çıkanlar nasıl da şaşırırdı.
“güneş mi? hala tepemizde güneş mi?” diye,
o güneşi bilmeyecekler.

sert söylevler çekilirdi,
güçlü ordular yenilirdi,
ama öğrenirdi askerler saldırıdan bir saat önce,
hepsi öğrenirdi
nasıl koktuğunu kar tanelerinin.

insanlar kurşuna dizilirdi şafakta,
ama yalnız, yalnız onlar öğrendi
nasıl olduğunu nisan sabahlarının.

huzmeler arasında parıldardı kubbeler,
rüzgar yakarırdı: bekle! bekle biraz! biraz daha!
öpüşenler bir türlü ayrılmazlardı yaşlı ağızlardan,
sımsıkı varırdı aşkın anlamı,
yakmaya, yangına, fırtınaya varırdı,
aramaya, aranmaya varırdı.
bu öfkeli, bu ince yıldızın üstünde insanlar
nasıl sevişirse öyle sevişirdi onlar da.

yemiş yüklü bahçeler yoktu o yıllarda,
tomurcuklar ve acılı bir mayıs vardı.
kimse “hoşçakal!” demezdi sevdiğine,
kesin bir kelime kullanırdı: “elveda!”

okuyun bizi, şaşırın!
üzülün bizim zamanımızda yaşamadınız diye.

biz gece yatısına gelmiştik bu dünyaya.
sevdik, yıktık, yaşadık
ölüm saatimizde.
ama tepemizde sonsuz yıldızlar vardı,
o yıldızların altında yarattık sizi.
hala hasretimiz ışır gözlerinizde,
sözlerinizde isyanımız söylenir.
geceye, çağlara, çağlara saçtık çünkü
sönmüş hayatımızın kıvılcımlarını
sönmemek üzere bir daha----------
NAGAZAKİ`DE YAĞMUR

Yağmur volta vuruyor Nagazaki`de, sinirli, öfkeli
Küçük kız korku içinde tutuyor elinde kör bir oyuncak bebeği
İstenmeyen bir yağmur bu, ağaçlar hoşlanmıyor ondan
Vişneler çiçekte, başlamış bile çiçek dökümü.
Külle karışık bir yağmur bu, sessiz ölümle dolu bir yağmur
Kör olmuş oyuncak bebek, küçük kız da kör olacak yarın
Zehir yapılacak bir çocuk tabutunun tahtasından
Tasa ve uzun süren kötülükten baharat yapılacak
Kötülük yağmur gibidir, kaçıp gizlenmek olanaksız ondan
Balıklar çıldırıyor, gökten yere düşüyor kuşlar
Güvercinler karga sesi çıkarmaya başlayacak birazdan
Suskun sazan balıkları birbirlerini ısırmaya ve ulumaya başlayacaklar
Kır çiçekleri dişlerini geçirecek etine insanların
Hava inleyecek göğüste, yüreği emecek, kemirecek
Bu yağmur gibi kötülüğe de dayanmaya gücü yok artık Nagazaki`nin
Senin ölmene göz yummayacağız Nagazaki!
Ey uzak,yeşil ve sakin kentlerin parklarındaki çocuklar
Bir şeye inanmak ya da inanmamak değil artık burada söz konusu olan
En yalın anlamıyla insan yaşamıdır söz konusu olan burada
Dinsin bu yağmur, vişnelere yağmasın bir daha...
---------------------

Seninle biz
ötekilere bıraktık
güneşi karşılamayı
nasıl ama nasıl isterdik
isterdik biz de yaşamayı

erken öleceğiz seninle biz
şafaktan önce öleceğiz
madem ki biz partizanız
zincirin ilk halkasıyız
erken öleceğiz seninle biz
şafaktan önce öleceğiz

anımsar mısın seninle
gece nasıl vedalaşmıştık
silah sesleriyle yüklüydü gece
nasıl heyecanlıydık nasıl
kulağımız yüreğimizde
---------------
ikinci dünya savaşı sırasında stalin in emriyle , ordusuna propaganda şiirleri yazmıştır.
"günlerinizi saymayın
adımlarınızı da
yalnızca öldürdüğünüz almanları sayın
bir alman öldürdükten sonra hemen bir tane daha öldürmelisiniz
yaşlı anneniz sizden almanları öldürmenizi istiyor"
dizeleriyle sükse yapmış adam