Nikolay Alexeyevich Nekrasov Şiirleri

NİKOLAY ALEXEYEVİCH NEKRASOV (1821 - 1878) 
Rus şair ve yazar,yayıncı.

   

Birçok yazar ve şaire gerek sanatsal, gerek fikirsel, gerekse yeni kalemlerin hakettiği değeri almasında öncü ve yardımci olmuştur.Bayiska Bayu..." (Uyu bebek uyu...) adlı şiiri Rus İmparatorluğu'nun çöküşünün ipuçlarını verir.
Yirmi yıl süresince başında bulunduğu saygın edebiyat dergisi ‘Sovremennik’te Tolstoy ve Turgenyev’in yanısıra Flaubert ve Balzac’ın eserlerini de yayımlayan; Dostoyevski’nin ilk yayıncısı olan; yurdunun sınırlarının ötesinde, Türk şiirinde Ataol Behramoğlu’ya dek uzanan etkileriyle Nikolay Nekrasov (1821-1878) da, dönemlerini aşan şairdir.



SAVAŞ ANNELERİ
Baktıkça savaşın korkunçluğuna
Her yeni kurban alışında bir çarpışmanın
Ne dostlardır acıdığım, ne asker dulları,
Ne de kendisi ölen kahramanın…
Ah, kadın bulur bir avuntu gönlüne,
Ve en iyi dost unutur dostunu;
Yapayalnız bir yürek var ki bir yerde ama,
Unutmaz girinceye dek mezara!
Biz ikiyüzlülerin günlük işleri
Ve onca bayağı, sıradan şeyler arasında
Baktım göz ucuyla şu dünyada birilerinin
Yürekten süzülen kutsal gözyaşlarına
Gözyaşlarına yoksul annelerin!
Yer yok yüreklerinde onların unutmaya
Ölen çocuklarını kanlı topraklarda,
Suya sarkan dalları sanki salkımsöğütlerin
Hep eğik başları, hep aşağıda… (1855)
-------------------
YILDAN YILA

Yıldan yıla azaldı gücüm
Aklım uyuştu, kanım soğudu
Yurdum benim! Belki ölürüm
Görmeden senin kurtuluşunu


Ama bilmek isterdim hiç değilse
Ferah günlerin yaklaştığını
Kıtlıktan kırılmayacağını
Yoksul çiftçinin bundan böyle


Ve köyümden kopup gelen rüzgâr
Kulağıma tek bir ses ulaştırsaydı
Tek bir ses, içinde ne insan kanı-
Olsaydı, ne hıçkırıklar...

------------
"AĞIT" şiirinden
....
Onu çiğneyenlere hep lanetler yağdırdım 
Bu halkı kurtar diye Yaradana yalvardım. 
Uğuldayan türkümü vadiler de tekrarlar, 
Yankısını çınlatır uzakta yalçın dağlar, 
Orman karşılık verir, tabiat beni anlar, 
Ama asıl türkümü söylediğim biri var, 
Millete sundum sözde bütün şiirlerimi, 
Yazık ki dinlemiyor, anlamıyor o beni.
-----------------
ÇOCUKLARIN AĞIDI

Kardeşler, dinlerken lanetlerini umursamadan
Yaşam kavgasında tükenip giden insanların,
Acaba duyuyor musunuz onların ardından
Sessiz gözyaşlarını ve acısını çocukların?

‘Mutlu yaşar her canlı
Pırıltılı yıllarını çocukluğun,
Alır çılgınca yaşanan çocukluktan
Alır oyunların, sevinçlerin haracını.
Ama kısmet değil bize kırlarda,
Altın rengi ovalarda koşup oynamak:
Çeviriyoruz, çeviriyoruz, çeviriyoruz fabrikalarda
Çarkları sabahtan akşama dek!

Döküm çark dönüyor,
Çark uğunuyor, ve bir rüzgâr kopuyor hızından,
Baş alevler içinde, baş dönüyor,
Ve yürek çarpıyor, çevredeki her şey dönüyor:
Gözlük camlarının üzerinden bizi gözetleyen
Kırmızı burnu acımasız ihtiyar kadının,
Duvarlarda gezinen sinekler,
Duvarlar, pencereler, kapılar, tavanlar,
Giderek daha hızlı dönüyor! Başlıyoruz çıldırasıya,
Avazımız çıktığınca bağırmaya:
- Ey korkunç dönüş, biraz dur!
Fırsat ver zayıf belleğimizi toparlamaya!
Ağlamak da yararsız, dua etmek de
Çark durmuyor, çark acımıyor:
Lanet şey dönüyor- gebersen de,
Gebersen de vınlıyor, vınlıyor, vınlıyor!

Bu kölelik içinde, bitkin,
Sevinmek, hoplayıp zıplamak nerde!
Şimdi deseler ki hadi kırlara çıkın,
Çıkar uyurduk serilip çimenlere.
Ama dönmemiz gerek hemen eve,
Ne diye gidiyoruz ki sanki oraya?..
Tatlı geliyor evde avunmak bize:
Oysa keder ve yoksulluktur karşılayan bizi eşikte!
Orda, yorgun başı yaslayıp
Solgun annenin göğsüne,
Dağlıyoruz yüreğini zavallının
Sarsıla sarsıla ağlayarak hem ona, hem kendine..’ (1860)