Ahmet Haşim Şiirleri

AHMET HAŞİM : 1884, Bağdat, Irak , 1933, Kadıköy .49 yaş
  
Ahmed Haşim, Sembolizmin öncülerinden ,şair.



 "Edebiyatı ideolojinin değil, estetiğin emrine vermek" prensibinden hareket eden Fecr-i Âtî grubunun yayın organı Servet-i Fünûn  dergisinde şiirler yayınladı ve Servet-i Fünûn - Edebiyat-ı Cedide - topluluğuna yapılan hücumlara makaleleriyle katıldı. 1911'de yayınlanan Göl Saatleri adlı şiirleriyle haklı bir şöhret kazandı. Fecr-i Atî dağıldıktan sonra siyasî ve edebî akımların dışında kendisine has bir şiir ve nesir anlayışının tek temsilcisi olarak kaldı.
Akşam konusunu çok işleyen bir şairdir.Çirkin olduğunu düşünürmüş.

Şiir kiitapları; göl saatleri (1921) ve piyale (1926).

"Anlami için siiri desmek, eti için bülbülü öldürmeye benzer": Şiirde kapalılığı savunan şair . ona göre bir şiirin açıklamasını yapmak çok anlamsız.her okuyan o şiirden ayrı birşeyler çıkarabiliyorsa o bir şiirdir diye düşünür ve özellikle şiirlerinde fazlasıyla sembolist bir yaklaşım servgiler bunu en iyi görebileceğimiz şiiri ise merdiven dir.



MERDİVEN
Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak...

Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...

Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta

---------



KARANFİL
Yârin dudağından getirilmiş
Bir katre âlevdir bu karanfil,
Rûhum acısından bunu bildi!

Düştükçe, vurulmuş gibi, yer yer
Kızgın kokusundan kelebekler,
Gönlüm ona pervâne kesildi...
-------------------

PARILTI

Âteş gibi bir nehr akıyordu
Rûhumla o rûhun arasından,
Bahsetti derinden ona hâlim,
Aşkın bu umulmaz yarasından;


Vurdukça bu nehrin ona aksi,
Kaçtım o bakıştan, o dudaktan;
Baktım ona sessizce uzaktan,
Vurdukça bu aşkın ona aksi.

----------------------------------

ŞAFAKTA

Dönsek mi bu aşkın şafağından
Gitsek mi ekaalîm-i leyâle?
Bizden daha evvel erişenler
Ağlar bugün evvelki hayâle…


Dönmek mi? Ne mümkün geri dönmek
Düştüyse gönüller bu melâle?
Bir eldir ufuklardan uzanmış
Zulmet bizi çekmekte visâle…

----------------------------------
bir günün sonunda arzu

yorgun gözümün halkalarinda
güler gibi fecr oldu nümayan,
güller gibi.. sonsuz, iri güller
güller ki kamistan daha nalan,
gün dogdu yazik arkalarinda!

altin kulelerden yine kuslar,
tekrarini ömrün eder i`lan,
kuslar midir onlar ki her aksam,
alemlerimizden sefer eyler?...

aksam, yine aksam, yine aksam,
bir sirma kemerdir suya baksam;
aksam, yine aksam, yine aksam,
göllerde bu dem bir kamis