Emily Dickinson Şiirleri



1830, 1886 ABD'li kadın şair.

Emily, yaşamı boyunca pek seyrek olarak Amherst'ten çıkmıştır. Yakınlardaki bir okula devam etmiş, bir kez Washington'a, ve iki-üç kez de Boston'a gitmiştir. 1862'de tümüyle eve kapanmış, en yakın arkadaşlarıyla bile ölünceye değin bir daha hiç görüşmemiştir. Kapandığı odasında kendisini yazmaya vermiştir.

Yaşarken yalnızca yedi şiiri basılmıştır. Yaşamının son yıllarında artık eve pek ziyaretçi de kabul etmemiş, ancak arkadaşlarıyla olan ilişkilerini onlara mektuplar ve küçük hediyeler gönderme yoluyla sürdürmüştür.



1886'daki ölümünden sonra odasına giren kız kardeşi, odasında ondan kalan 1.800 kadar şiir bulmuştur. Ölümünden sonraki dört yılda, yani 1890'a değin, şiirlerinin neredeyse tamamı yayımlanmıştır.

1920'lerde ise, ABD'deki en çok sevilen şairlerden biri olmuş ve ünü bugüne değin sürmüştür. Çoğu tek bir imgeye ya da simgeye dayalı olan kısa şiirler yazmıştır. Ancak kısa şiirlerinde, yaşamındaki en önemli şeyleri en etkili biçimde yansıtmaktadır. Şiirlerinde asla yaşayamadığı aşkı ve kavuşamadığı sevgiliyi anlatır. Doğa hakkında şiirleri de vardır. Ulaşamadığı başarıdan ve hep arkadaşı olarak gördüğü başarısızlıktan söz ettiği şiirleri de vardır. Bu tür öğeleri şiirlerinde o denli etkileyici bir dille yansıtır ki, o nedenle ABD'de tüm zamanların en iyi şairlerinden sayılmaktadır.

  


ben duramadığımdan çünkü-ölüm için-
o-benim için durdu-kibarca-
bir bizi aldı araba-
ve bir de ölümsüzlüğü

yavaşça sürdük-hiç acelesi yoktu
ve ben de bir yana koydum
hem emeğimi hem de boş zamanımı
onun kibarlığı karşısında

okulu geçtik-çocukların itişip kakıştığı
teneffüs vakti-halka olmuş-
geçtik-gözü dalan ekin tarlalarını
batan güneşi geçtik-

ya da- o bizi geçti-
çiğ damlaları düştü keskin ve ürpertici
ağdan yapılmıştı çünkü giysim
ve atkım-yalnızca tüldü-

bir evin önünde durduk
bir toprak yığınına benzeyen
çatı görünmüyordu neredeyse
-kornişler-yerin altındaydı

ondan sonra-yüzyıllar oldu-ama
bir günden kısa sanki
-sanmıştım ki-önceleri
atların başları
sonsuzluğa çevriliydi.

----------

bir saat beklemek çok uzun is,
aşk biraz ötede duruyorsa;
kısadır sonsuzluğu bekleyiş,
sonunda aşk armağanı varsa..

---------------

"daha yalnız olunabilirdi, yalnızlık olmasaydı"

"bir kitabı okuduğumda bütün bedenim hiçbir ateşin ısıtamayacağı kadar üşürse bilirim ki o, şiirdir."

"yaşlılık, sanıldığı gibi yavaş yavaş değil birdenbire gelir."

"ruhunuzun kapısını aralıklı bırakın ki, coşkulu deneyimleri karşılamaya her zaman hazır olsun."

"yaralı bir geyik en yükseğe sıçrar."

"tanrının her yerde olduğu söylenir; ama bizler onu her zaman biraz münzevi olarak düşünürüz."

"yaşananların bir daha asla geri gelmeyecek olması hayatı tatlı kılar."

"hiçbir şey söylememek bazen çok şey söylemektir."

"güzellik yaratılmaz. o öylece vardır."

"bir sözcük, söylendiğinde ölür der bazıları. bense tam da o an yaşamaya başladığını söylüyorum."

"beyin gökyüzünden daha geniştir."

---------

eğer

eğer sonbaharda geliyor olsaydın,
yazı yok ederdim
yarı tebessüm ve yarı inkarla,
uçardım ev kadınları gibi.


eğer seni bir sene sonra görebilseydim,
ayları yumak gibi sarar,
değişik çekmecelere koyardım,
birbirlerine karışmasınlar diye.

eğer asırlar ertelenseydi,
onları parmaklarımla sayıp,
hesaplardım, van dieman'ın ülkesine
parmaklarım düşene kadar

eğer bu hayatın sonunda
herşey kesin ve gerektiği gibi bizim olsaydı,
yaşamı bir kabuk gibi öteye atar
ölümsüzlüğü seçerdim.

ama şimdi ne zaman biteceği belirsiz
bu hatıralar
beni öldürdüğünü sezdirmeden
bal arısı gibi dürtüyor.

--------

anlatmayı beceremeyenler s u s a r l a r.
anlatmaktan vazgeçenler s u s a r l a r.
anlaşılmayacağına karar vermiş olanlar s u s a r l a r.
diğerlerinden ümidi kesmiş olanlar s u s a r l a r.
hata yapmaktan korkanlar s u s a r l a r.
kendilerini açığa çıkarmaktan korkanlar s u s a r l a r.
zannettikleri kişi olmadıkları,
zannettikleri dünyada yaşamadıkları gerçeğini
hazmedemeyecek kadar güçsüz olanlar s u s a r l a r.
olaylar ve olgular dünyasıyla
baş edemeyenler s u s a r l a r.
her şeyi gördüğünü,
tüm olasılıkları yaşadığını düşünenler s u s a r l a r.
güçlü olarak görülmeye
ölesiye ihtiyaç duyacak kadar
güçsüz olanlar s u s a r l a r.

şşşşşşş! ... sessizlik!

sonsuza dek konuşabilecek olanlar
en çabuk susanlardır genelde.
sonra kadınlar gelir ki
onlarda bu kategoridedirler çoğunlukla.
sonra şairler...
en son ölüler susar! ''

-------------------

başka bir gök var,
her zaman açık ve sakin,
ve başka bir günışığı var,
karanlık olmasına rağmen oranın;
güzelliğini yitirmiş ormanlara boş ver, austin,
suskun kırlara boş ver sen;
burada küçük bir ağaçlık var,
yaprakları her zaman yeşildir:
burada daha parlak bir bahçe var,
oraya asla kırağı düşmemiştir;
içinde onun rengi solmayan çiçeklerinin
pırıl pırıl arının vızıldadığını işitirim:
ne olursun, benim kardeşim,
gel içine bahçemin!