Hafız Şirazi Şiirleri



324-1391 ,Fars şair.İran'ın Mevlana'sı

 




1324-1391 yılları arasında yaşamış İran’ın Şiraz şehrinde doğmuş ve asıl adı Şemsettin Muhammed olan Hâfız-ı Şîrazî, zor şartlarda okuyabilmiş, şeriat, tasavvuf ve edebiyat konularında kendisini yetiştirmiş bir alim. Keskin zekası, okuduğu gazellerle herkesi hayrete düşüren kişiliğiyle toplumları etkilemeyi başarmış olan Hafız, İran sınırlarını aşaran bir üne sahip.

Hafız’dan etkilenen Alman şairi Goethe West-Östlicher Divan (Batı-Doğu Divanı) adlı eseri kaleme almış. Şairimiz Yahya Kemal Beyatlı ise Rind’lerin Ölümü şiirinde Hafız’dan bahseder. Dîvanı, Hafız’ın onun en büyük eserleri sayılıyor. Farsçayı mükemmel bir ustalıkla kullanarak şiirlerinin başka dillere çevrilmesini bizzat kendisinin imkânsızlaştırdığı da söylenir.

---------------------------
DÜN GECE

Duş vekti seher ez gusse necatem dadend
Vander an zulmeti şeb abı heyatem dadend
Bihod ez şeeşei pertu zatem kerdend
Bade ez camı tecelli sıfatem dadend

Dün gece seherde beni gamdan kurtardılar
O gece karanlığında, ab-ı hayat sundular

Zat ziyasının parıltısıyla kendimden geçtim
Bana sıfat tecellisinden tesnimler sundular

Ne mübarek ve kutlu bir geceydi o gece
Kadir gecesiydi bana yeni bir hayat sundular

Artık yüzümü sevgilinin cemalinden ayırmam
Çünkü bana sevgilinin zat cilvesini sundular

Muradına ulaşıp, mutluysam niye hayret!
Fakir ve müstahaktım, sadaka diye sundular

Hatif, o gün bana bunların müjdesini verdi
Çünkü bütün acılara sabır ve sebatı sundular

Dilimden dökülen bütün bu balları şekerleri
Sabrıma karşılık olarak kamış diye sundular

Hepsi Hafız’ın himmeti ve âşıkların duasıdır
Dünyanın acısından kurtul diye sundular.

----------------------------------

GÖNÜL YAN

Dilâ be sûz ki suz-i tû karhâ be kuned
Niyaz-ı nîm-şebî def-i sed belâ be kuned
İtab-ı yâr-i perî-çehre, âşıkâne bekeş
Ki yek kereşme, telâfi-i sed cefâ be kuned

Gönül yan, senin yanışın nice işler halleder
Gece yarısı bir dua nice yüz belayı defeder

Sevgilinin bütün nazına, cefasına aldırma
Bir göz kırpışı nice yüz cefayı yok eder

Mülkünden melekûtuna hicapları kaldırır
Bunu sadece kendi hizmetçisine nasip eder

Aşkın tabibi İsa nefesli, pek şefkatlidir
Sende dert görmese hangi derdi deva eder

Kendini Rabbine bırak, işinle beraber
Sana kimse acımaz, ama O rahm eder

Bu karanlık kaderimden usandım, ne olur
Umulur ki seherde bana bir dua eder

Hafız yandı, zülfünden bir koku almadan
Belki bu arzuya bir sabah yeli vasıl eder
--------------------------------

YOLUNA BAĞIŞLADIK

Ma hasili hud der seri hamhane nehadiym
Mehsulu dua der rehi canane nehadim
Der hermeni sed zahit akil zened ateş
İyn dağ ki ma ber dili divane nehadim

Biz her şeyimizi aşk yolunda bağışladık
Duadan elimize geçeni sevgiliye bağışladık

Yüzlerce akıllı zahit harmanına ateş saldık
Ateş ateşiyle ki, delice gönlümüze bağışladık

Ezel padişahı aşk hazinesini bize verdi
O günden beri bu canı dünyaya bağışladık

Bundan sonra kimin sevgisi kalbe girer
Lebleri mühür diye bu kapıya bağışladık

Hırkayı giyip de amel etmeyen münafıktır
Size kalsın, biz kendimizi rindlere bağışladık

Avare olmuş bu gemi bak nasıl da gitmede
Çünkü canımızı o incinin aşkına bağışladık

Hafız gibi bir hayaline de razıyız
Lakin dilenci himmeti mi bağışladık.
----------------------------

EZEL

Der ezel pertov-i husnet zi tecelli dem zed
Aşk peyda şod ateş be heme alem zed
Cilveî kerd roheş did melek aşk ne daşt
Eyni ateş şod ez în gayret ber âdem zed

Ezelde güzelliğin her şeye tecelli olup
Aşk oluştu bütün alemi yakıp yok etti

Güzel yüzün, melekte aşkı görmedi
Gayretle ateş olup insana isabet etti

Akıl da o şuleden bir ışık almak istedi
Şimşekler çakıp dünyayı altüst etti

Lafta âşık bu sırlara bakmak için geldi
Gayb eli göğsüne vurup oradan def etti

Kutlu can yüzündeki gamzeye heveslenip
Dalga dalga saçları görünce temaşa etti

Başkaları hep hoşluk kurası çeke dursunlar
Gönlümüzse, yine dertleri kabul etti

Hafız kalbine senin aşkını yazdığı gün
Bak nasıl bütün neşelere veda etti

------------------------

varlığım baştan gitsin, tek yüzünü döndür
söyle yele, dertlilerin harmanını süpürsün

tufanlara kaptırdık gözümüzü, gönlümüzü
gam seline söyle, evi temelinden götürsün

bakışımız dicle'nin yıksın bütün ününü
soluğumuz zerdüşt'ün ateşini söndürsün!

"seni kirpiklerimle öldürürüm" diyen yâr
aman, sakın caymasın, öldürürse öldürsün!

hafız'a son gününde vuslat muştusu versen
belki ölürken bile onu mutlu görürsün!
---------------------------------
''çalgıcı, hem süsle gazellerle günü;
hiç sorma nedir; bilme ne olmuş olacak!
hâfez ki bu evrenden elin çekmededir,
gel bir kadeh iç, sonra veda et, ne olacak?''
--------------------
"neden sus işareti yapıp durursun bana?
öyle bir lâl dudak öpmüşüm ki sorma."
-------------------
bu dert de sevgiliden,derman da
gönül de ona feda,bu can da!

alım,güzellikten hoştur derler
yarimde bundan da var,ondan da

gizli açık söyledim ben bunu
yüzünle ışır iki cihan da

sona erdiyse vuslat gecesi
elbette geçip gider hicran da

hafız'ın aşkını bilmeyen yok
kuşlarla konuşan süleyman da

oturmuş aşık,şarap içiyor
kadı umurunda değil,sultan da..
-----------------------------------
"mektubun leyla'dan başka kimi var
ya leyla'ya gider ya leyla'dan gelir"
-----------------------