Neyzen Tevfik Şiirleri

NEYZEN TEVFİK: 1879 Bodrum - 1953  İstanbul
Not: Çocukluk yılları kolaylı/Bafra da geçmiştir
   




Hiciv türünde eserler yazmıştır.Ney sanatçısı ve şairdir.Ömrünün son dönemi akıl hastanelerinde geçmiştir.Küfürlü şiirleri vardır.Alkoliktir ve Atatürk'le rakı içme yarışıyla ilgili bir anısı rivayet edilir.Mehmed Akif'le dostluğu vardır.


Sahne-i Ömrümden Nefs-i Emmareye Hitabım

âlemin bağ-zârını sikeyim
sünbül ü verd ü nârını si.eyim
andelib-i nizârını si.eyim
hâsılı nev-baharını si.eyim!

bana yoktur lüzumu gülşeninin,
şeb-i tarîk ü rûz-ı rûşeninin
ne gulâmının ne de zenninin
hepsinin tâ mezarını si.eyim!

ağlamam ben, ben erkeğim erkek,
hayli güçtür bana cefâ etmek,
minnet etmem bu ömre de felek,
atını al, tımarını si.eyim!

güççedir bu fakiri aldatmak,
yüzdürüp sonra kündeden atmak,
gözünü aç da sen bana bir bak,
ben senin i'tibarını si.eyim!

saki-i mâh-rûyına sıçayım,
gülünün reng ü bûyuna sıçayım,
mutrîbin hâyâ-hûyuna sıçayım,
sâgar-ı neşvedârını si.eyim!

yok sâfâsı hezâr-ı dem-gerinin,
gül-sitanda şükûfe-i terinin,
bezm-i sahbâ-yı rûh-perverinin
neşvesiyle hümârını si.eyim!

feleğin uğradımsa vartasına,
s..çayım ağzının ta ortasına,
bunu yazsın cihan da hartasına,
kıta'at ü bihârını si.eyim
-istanbul-çukurçeşme, 1900-
-------------------------------------
İhtiyarlık İle Gençlik

İhtiyarlık ile gençlik diyerek,
Şu hayatı ikiye böldürme!
Ey büyüken de büyük Allah'ım,
Benden evvel si.imi öldürme!
---------------------------
turk milleti gariptir
her lafi kaldirmaz
ibne dersin kizar da
s.kersin aldirmaz

-------------------------
tanrıya da kadeh kaldırmış ve

"ey bana kendini büyük tanıtan
halime bak da davarlığından utan" demiştir.
---------------------------------

Atatürk'ün ölümünden sonra 1938'de aşağıdaki O ölmedi adlı şiiri kaleme almıştır:

“ Tanrı ölmez, O dilerse görünür bir müddet,
Kaybolunca O’nu kalbinde bulur her millet.
Biliyormuş kaderin cilvesini evvelce,
Bütün ecrâm-ı semâ yasla büründü o gece.
Yaklaşan bir acı önce güneşi korkuttu,
Ay tutuldu diyemem gökyüzü mâtem tuttu.
Ata geçtin ebedin mevki-i müstahkemine
Bir direktif veriyor arza, beşer âlemine!
Bize ilhâm ile isâl ediyor her haberi,
Ki O’nun kudret-i külliye, emirber neferi.
Bağladı dâr-ı fenânın ebede telsizini,
Güdelim açtığı yollardan mübârek izini.
Atatürk’ ün beşere sunduğu peymânı budur:
Atatürk’ e inananlar er olur, sulhu korur! ”
-------------------------------------------

Devrin ileri gelenlerinin de bulunduğu bir toplantıda neyini üflerken kendisini dinlemeyip konuşanları görünce çok öfkelenip söylemiştir bu sözlerini.

Sanma ciddiyyet ile sarf ederim san’atımı,
Ney elimde suyu durmuş kuru musluk gibidir.
Bezm-i meyde süfehânın saza meftûn oluşu,
Nazarımda su içen eşşeğe ıslık gibidir!

(bezm-i mey: içki meclisi, süfehâ: zevk ve eğlenceye düşkün kişiler, meftûn: gönül vermiş)
-----------------
Öyle hürriyete âşık ki kadınlar, hattâ
Hiçbir erkek olamaz onlara yol arkadaşı.
Çıkar at çarşafı teklîfine karşı, nitekim
Donu fırlattı gö.ünden, açacak yerde başı.
--------------------


Dudağında yangın varmış dediler,
Tâ ezelden yayan koşarak geldim.
Alev yanaklara sarmış dediler,
Sevda seli oldum, taşarak geldim.

Kapılmışım aşk oduna bir kere,
Katlanırım her bir cefâya, cevre
Uğraya uğraya devirden devre
Bütün kâinatı aşarak geldim.

Yapmak, yıkmak senin bu gamlı ömrü,
Ben gönlümü sana verdim götürü.
Sana meftûn olduğumdan ötürü
Sarhoş oldum Neyzen, coşarak geldim.
---------------------
değil mi?

ulu tanrı'm, akıl ermez sırrına,
binbir ismi hakda pinhan edersin.
içirirsin sabrın peymanesini,
hikmetini sonra ayan edersin.

gizlenirsin bir nüvenin içinde,
ademin de şeytanın da cinin de,
her milletin ayrı ayrı dininde
şirke, küfre, rayhi bürhan edersin.

aşk olursun, gönlümüzü yakarsın,
leyla olur karşımıza çıkarsın,
rakıyb olur canımızı sıkarsın,
vuslatını bize hicran edersin.

bozuktur düzenin, olmazsın akort,
tavşana kaç dersin, tazıya aport,
haham, papaz, hoca ettikçe zart zurt,
alay eder, güler isyan edersin.

sen indirdin yere şu dört kitabı,
ayrı ayrı her birinin hisabı,
her bir dinin sensin putu, mihrabı,
yalanına kendin iman edersin.

zerdüşt olmuş görünmüşsün ateşte,
brahmen'in vişno'sısın güneşte,
bir parlayış parladın ki kureyş'te
mahbubunu zatına şan edersin.

hem goncasın, hem bülbülsün, hem diken,
hem canansın, hem de çileyi çeken,
hikmetine def'ineler açıkken
seyyah, derviş olur selman edersin.

yok olmadan var olmanın yolu yok,
kendin gibi seni arayan pek çok,
hiç şaşırmaz kaderden attığın ok,
sevdiğini aşka nişan edersin.

çiftçi olur, öküzünü haylarsın,
ağa olur, hizmetkarı paylarsın,
yersin, göksün, yıllar, günler, aylarsın,
asırları toplar bir an edersin.

görünürsün her velide, delide,
mustafa'da avram'da pandeli'de,
bir maymuncuk gibi her bir kilide
hem uyarsın hem de bühtan edersin.

neşve olur, gizlenirsin şarabda,
helal, haram yazılırsın kitabda,
sevdalarla şu inleyen rebabda,
sensin, aşıkları nalan edersin.

zincir olur mecnunları bağlarsın,
görür, acır, karşısında ağlarsın,
irmak olur dere tepe çağlarsın,
tufan olur, dehri viran edersin.

bir ot idin, kamış oldun, ney oldun,
feryadına karşılık hey hey oldun,
su, kök, filiz, asma, üzüm, mey oldun,
her katranı bana umman edersin.

çıban olur, enselerde çıkarsın,
yanar canın yine kendin sıkarsın.
kendin yapar, kendin yakar yıkarsın,
sigortadan ne kar, ziyan edersin?

maymun olur, ısırırsın kralı,
hala yunan canevinden yaralı,
yıldızını o yar sardı saralı,
venizelos'musun devran edersin, .

bir iraden adam yapar eşeği,
azlolurken batar ona döşeği,
gazabındır şu felaket şimşeği,
her nereye çaksan suzan edersin.

çıkmayan bir candan umut kesilmez,
rahmetinden zerre bile eksilmez,
gözümüzü senden başkası silmez,
güldürmeden önce giryan edersin.

şımartırsın bir sonradan görmeyi,
öğretirsin halka çorap örmeyi,
o çalarken tam gözünden sürmeyi,
yakalarsın, hapse ferman edersin.

zengin olur kasaları kitlersin,
fakir düşer garip başın bitlersin,
deri, kemik, beden bizi ciltlersin,
hicranlara canlı divan edersin.

la'netin mi şu şin islam kapısı,
yedi cehennneme bedel yapısı,
zebanilerde mi bunu tapısı?
bu çeteyi sen perişan edersin.

dar-ün nedve midir şu dar-ül-hikme
savurdular birbirine çok tekme.
kuyruğu sakattır, pek hızlı çekme,
eşeklerle bizi handan edersin.

kudururlar arpalıkla, tiridle,
girişirler kafa, göz, yüz, dividle;
geğirirler, anırırlar, tecvidle,
harf-ı meddi yular, kolan edersin!

fitne için yeter izmir'li cüce,
yelken takar devedeki hörgüce,
kürek çeker akıntıya her gece,
boklu dereye mi kaptan edersin?

uçarken havada gaflete daldım,
fena suretinden bir buse aldım,
süleyman tahtının altında kaldım,
cibril'i şaşırtan o burak benim.

felek allem, kader kallem eyledi,
hind'de buda tur'da musa eyledi,
beni bana herkes nasıl söyledi?
dillerde destanda bu merak benim.

serseri bir kıdemliyim ocakta,
kaynamışım nice kabda kucakta,
buz kesildim sinirimden sıcakta,
.........
(istanbul: 1921)
-----------------------------------------------