Erzurum yakınlarında Tanbura köyünde 1777 (1815-1820)'de doğduğu sanılıyor. Halk ağzında dolaşan söylentilere göre, ilkin Erzurum'da medresede öğrenim gördü. Ardında, Nakşibendi tarikatına girdi, Halidiye kolunun şeyhiMevlâna Halife bağlandı. Sevdiği, küçük Paşa'nın kızı bir ağanın oğluyla evlendirilince, çok üzüldü. Tarikatta görgü ve bilgisini artırdıktan sonra Sivas, Konya, Niğde, Tokat, Kastamonu illerinde geziye çıktı.
Kastamonu'da Alişan Beyin sevgi ve yardımını kazandı. Uzun süre onun konağında kaldı. Evlendi. Beyin ölümüyle Kastamonu'dan ayrıldı. Sinop'u, Trabzon'u dolaştı. Karısının ölümüyle 1840'ta Sivas'tan Niksar'a geçti. Yaşamının geri kalan yıllarını orada geçirdi. Türbesi Niksarda'dır.
GÖNÜL GURBET ELE ÇIKMA
Gönül gurbet ele çıkma
Ya gelinir ya gelinmez
Her dilbere meyil verme
Ya sevilir ya sevilmez.
Yöğrüktür bizim atımız
Yardan atlattı zatımız
Gurbet ilde kıymatımız
Ya bilinir ya bilinmez.
Bahçemizde nar ağacı
Kimi tatlı kimi acı
Gönüldeki dert ilacı
Ya bulunur ya bulunmaz.
Deryalarda olur bahri
Doldur ver içem zehri
Sunam gurbet elin kahrı
Ya çekilir ya çekilmez.
Emrah der ki düştüm dile
Bülbül figan eder güle
Güzel sevmek bir sarp kale
Ya alınır ya alınmaz.
Tutam yar elinden tutam
Tutam yar elinden tutam
Çikam daglara daglara
Olam bir yareli bülbül
Inem baglara baglara
Birin bilir binin bilmez
Bu dünya kimseye kalmaz
Yar ismini desem gelmez
Düser dillere dillere
Emrah der ki bu günümdür
Arsa çikan tütünümdür
Yare gidecek günümdür
Düssem yollara yollara
KOŞMA
Hazân ile geçti gülşeni bustan
Eyler dertli bülbül zâr garip garip
Haraba yüz tuttu bezmi gülistan
Ağla şimdengeru var garip garip.
Hançeri feleğin ucu ciğerde
Gittikçe artıyor yara bu serde
Diyarı gurbette tutuldum derde
Gel tabip yaramı sar garip garip.
Emrah bizim elin gonca gülleri
Açılmıştır öter dost bülbülleri
Ben sefil sergerdan gurbet elleri
Gezeyim bir zaman yâr garip garip.
**
Sabahtan
uğradım ben bir fidana
Dedim mahrur
musun dedi ki yok yok
Ak elleri
boğum boğum kınalı
Dedim mahrur
musun dedi ki yok yok
Dedim inci
nedir dedi dişimdir
Dedim kalem
nedir dedi kaşımdır
Dedim on beş
nedir dedi yaşımdır
Dedim daha
var mı söyledi yok yok
Dedim ölüm vardır dedi aynımda
Dedim ölüm vardır dedi aynımda
Dedim zulüm vardır dedi koynumda
Dedim ak memeler dedi koynumda
Dedim öpeyim onları söyledi yok yok
Dedim
Erzurum ne dedi ilimdir
Dedim gider
misin dedi yolumdur
Dedim Emrah
nedir dedi kulumdur
Dedim satar
mısın söyledi yok yok
(benze şiir Kul Nesimi de de var)**
DEYİŞ
Dedim: Dilber, sen de sevdakâr mısın?
Dedi: Senden evvel nâra ben yandım.
Dedim: Doğru söyle, bana yâr mısın?
Dedi: Sadık yârim, gönülde andım.
Dedim: Gel, ağyarı feramus eyle!
Dedi: Terkeyledim, gönlüm hoş eyle.
Dedim: Gam-ı aşkı sen de nuş eyle.
Dedi: Çoktan anı nus edip kandım.
Dedim: Germanına benler dizilmiş.
Dedi: Görenler bağrı ezilmiş.
Dedim: Mahmur musun gözler süzülmüş?
Dedi: Hâb-ı nazdan yeni uyandım.
Dedim: Emrah gibi var mı âşıkın?
Dedi: Elbet benim senin lâyıkın.
Dedim: Halinden bil bağrı yanığın!
Dedi: Bilmez idim, şimdi inandım.
*************