Sergey Aleksandrovich Yesenin Şiirleri

Sergey Yesenin :1895- 1925 :30 yaş
Sergey Aleksandrovich Yesenin,.. Rus şair.
    


Kendini asarak intihar etti.Mayakovski ile anlaşamaz.
Yesenin ile çok soğuk bir kış günü rastlaşmasını anlatır Ehrenburg: “Yesenin birdenbire Mayakovski’ye çatmaya başladı…Bundan bir süre önce Politeknik Müzesinde, bütün bir akşam birbirlerine nasıl küfür ettiklerini dinlemiştim. Ama yine de Yesenin’e, Mayakovski’nin kendisini neden böylesine sinirlendirdiğini sormaktan kendimi alamadım. Yesenin’in cevabı şu oldu: O, bir şeyler için şairdir, ben ise, bir şeylerden ötürü şairim. Neden ötürü olduğumu kendim de bilmiyorum. O yetmiş yaşına kadar yaşayacak, onun heykelini dikecekler. Ben ise, onun şiirlerinin yapıştırıldığı tahta perdenin dibinde geberip gideceğim. Ama ben yine de kendimi onunla değişmem.”
Politik karamsarlık, cok sevdigi esinden ayrilmis olması, icki sorunu ve sonlarina dogru gecirdigi psikolojik rahatsizliğı sonunu hazırlayan etkenler olmuştur.Politik duruşundan ve bu duruşu lirik şiirlerine de taşımasından sebep, Troçki tarafından öldürüldüğü ve intihar süsü verildiği de bir iddadır.



Otel odasında bir bavul kayışıyla kendini asmadan bir süre önce bir arkadaşına yazdığı mektupta sscb iktidarıyla ilişkisini pek zarif anlatmıştır, ki bu dönem stalin devrinin daha tam anlamıyla başlamadığı 1924'ler filandır. "eskiden de bizi aşağılarladı, şimdi de aşağılıyorlar" diyen Yesenin şunları söyler:

"hangi devrime ait olduğumu artık hiç anlamıyorum. tek bildiğim bunun ne şubat ne de ekim devrimi olduğudur. bizim içimizde kasım gibi bir şeyler vardı ve hala var.."

İntiharı rus gençlerini hayli etkilemiş hatta mezarı başında intihar edenler bile çıkmıştır.Vakaların ve Yesenin halesinin artması üzerine sscb yönetimi Sergey Yesenin'i "muteber şair" kategorisinden çıkarmıştır.
İntihardan önce yazdığı şiir ( Bu şiiri kanıyla yazdığı söylenmektedir):
"elveda dostum benim, elveda
can dostum, seninle dolu gogsum,
cok onceden belirlenen bu ayrilik
bulusmayi vaadediyor ileride bir gün.

elveda dostum el sikismadan, konusmadan,
uzulme ve kaslarini egme mutsuz.
olmek yeni birsey degil dunyada,
ama yasamak da daha yeni degil kuskusuz."
--------------------------
kandırmak istemem kendimi

kandırmak istemem kendi kendimi,
ama sisli yüreğimde hep bir kaygı var:
bilmiyorum nicin bana: o yesenin rezili..
bilmiyorum niçin bana: o şarlatan.. diyorlar

ne cani ne de haydudum ben,
masumları kurşuna da dizmedim dizdirmedim.
yoldan geçenlere durmadan gülümseyen
bir sokak serserisiyim o kadar.

sabahtan akşama kadar gezinmekteyim
moskova yollarında muzip ve mağrur,
insan sevmeyen başıboş köpekler
ayak seslerimi işitir işitmez durur.

kardeşçe başını eğip selamlar beni
karşılaştığım her uyuz beygir,
gönül yoldaşıyım tüm hayvanların.
hastadır: bir şiir yazarım iyileşir.
istemiyorum hoşuna gitmek kadınların,
ahmakça kaygılarla çarpmamalı bu yürek.
hüznünü boğmak üzere bana katırların
önüne sermeye bir avuç arpa gerek.

bambaşka bir düzenin kanunuyum ben.
insanlara da dostluk duymam asiyim.
hazırım en güzel kravatımı hemen
boynuna takmaya şu sersefil köpeğin.

ancak böyle düzelir bulurum keyfimi,
dağılır içimde bir sis bir güneş doğar.
ve işte bundan bana: o yesenin rezili..
ve işte bundan bana: o şarlatan.. diyorlar.
----------------------

kocamış, dişleri dökülmüş,
yılların tomarı boynuzlarında.
bunu zalim sığırtmaç dövmüş
mera çayırlarında.
----------
pek yakında karabuğday tarlasında
boynuna geçirilen bir ilmikle,
tıpkı oğlunun yazgısıyla
sürükler, götürürler kesimevine.
---------
karga gibi uçtu üzerinde karanlık,
yapışkan ve al bir akşamdı, nemli.
başıyla uzandı, kaygılı artık,
yaraya bastırdı dilini.
--------
o köpek ölüp gitmiş çoktan,
ama tüyleri aynı mavimsi havlı,
bildim sağnağımsı çılgın havlayışından,
beni onun genç oğlu karşıladı.
-------
mutluyum, öptüm kadınları,
otlarda süründüm, çiçekleri çiğnedim
ve küçük kardeşlerimiz gibi, hayvanları
başlarına vurarak hiç dövmedim.
-----
ak saçlı söğütler başında ilmiğin
salkımlarını daha sevecen indirirler.
ve durulanıp arınmamış gövdemi benim
köpek havlamaları eşliğinde toprağa verirler.