İmadeddin Nesimî Şiirleri

NESİMİ : 1369-1370 Azarbeycan.14. yy

Adı: İmadeddin Nesimî
Mahlası: Seyid Nesimî
Karıştırıldığı kişi: Kul nesimi. Kul nesimi 17. Yy da yaşamıştır.Seyyid nesimi hurufi-alevidir, Kul nesimi ise bektaşi-alevidir.



Azerbaycan Türkçesinde ve Farsça divanların yanı sıra Arapça şiirler de yazmıştır. Azerice ve Farsça divanlar yazmıştır. Şiirleri dönemin birçok şairini etkilemiştir. Şiirlerinde Hallâc-ı Mansûr'u andıran ifadeler kullanmasıyla idarecilerin tepkilerini üzerine çekmiştir. Hallac-i Mansur gibi o da 'enel hak' (ben Tanri'yim) dedigi icin derisi yuzulmustu.

Nesîmî'nin yaşadığı dönemde Fazlullah Nâimî'nin (1339-1401) kurucusu olduğu Hurûfilik hareketi geniş ölçüde yaygınlaşmıştı. Nesîmî, Ester-Âbâdî Fazlullah'ın yaymaya çalıştığı ve Nâimî'den öğrendiği Hurûfiliği kabul etmiş ve bu mezhebin önde gelen savunucuları arasında yer almıştır.

Kendisinin de Hacı Bektaş-ı Veli’den etkilendiği ileri sürülmektedir. Çeşitli nazireler yazmış, şiirleri Anadolu, Azerbaycan ve İran'da yayılmıştır.

Görüşleri yöneticileri rahatsız etmeye başladığında benzer vakalarda olduğu gibi Nesîmî de takip edilmiş ve Mısır Memluk hükümdarları emri ile Çerkez kölemenleri tarafından Şam’da derisi yüzülerek öldürülmüştür.Cesedinin bir hafta halka gösterildiği söylenmektedir.

Alevîlik ve bölge Şiiliğinde Yedi Ulu Ozan'dan biri kabul edilir.

Nesimi'nin terci-i bend'inden bir Türkçeleştirilmiş bölüm :

"yüzündeki güneşten başka and olsun ki ayım yok,
sen güzeller şahısın, senden başka şâhım yok.

yüzüne secde etmek eğer ki günah olsa
ey şeytan huylu fakih, başkaca günahım yok.

var ise senden başka bir tanrım, yaratanım
etmedim tek bir ibadet, hiç ilâhım yok.

yüzümün alını, beyazını senin eteğine sürdüm
dirildiğim gün başkaca kara mektubum yok.

zülfünle beninde buldum yegane yolu cevherine
bu makamda harflerle noktadan başka yolum yok.

kaşını gözünü vasfeyleyip iki cihana sahip olmuşum
bir memleketi fethetmeye başkaca ordum yok

fazlının dergahına* itaat etmeye baş koymuşum
ondan ki bu kapıdan gayrı bir umudum yok

nasıl hatrıma düşsün simanın bir benzeri
bîiştibah senin yüzün, bunda yanlışım yok

o yüzün ki güneşi zülfünün penahındadır (sığınağındadır)
o yüzden zülfünden başka sığınağım yok.

düştüysem toprak gibi sokağının başına, şerefimdir bu
velev ki düşman gözünde hiç kıymetim ve makamım yok

yüzündeki güneşin hayali gönül dergahımın kandilidir
velev ki o kandile lâyık bir dergâhım yok.

ne çıkarayım yüreğimden firâkında bir âhtan başka
zira gönlümdeki âhtan başka hiç bir şeyim yok."

*Şeyhi ,fazlullah'a işaret olmalı.

---------------------------------------------------------------------

Kul Nesimi'nin bir eseri:

ben yitirdim, ben ararim, yar benimdir kime ne
gah giderim öz bagima gul dererim kime ne
gah giderim medreseye ders okurum hak icin
gah giderim medreseye dem cekerim kime ne

kelb rakip haram diyormus şarabin bir katresine
saki doldur, ben icerim, gunah benim kime ne
ben melamet gomlegini deldim, taktim egnime
ar u namus şişesini taşa çaldim, kime ne

ah yezid, seccadeni al yürü mescid yoluna
pir esigi benim kabem kıblegahım kime ne
gah çıkarım gokyüzüne hükmeder kaftan kafa
gah inerim yeryüzüne yar severim kime ne

kelp rakip böyle diyormuş güzel sevmek pek günah
ben severim sevdigimi, günah benim kime ne
nesimi'ye sordular, yarin ile hoş musun
hoş olayim, hoş olmayim, o yar benim, kime ne


---------------------------

SIĞMAZAM

Mende sığar iki cahan, men bu cahana sığmazam,
Gövher-i lamekan menem, kövnü mekane sığmazam.
Arşla ferşü nun mende bulundu cümle çün
Kes sesini ve ebsem ol, şerhi beyane sığmazam.
Kövnü mekandır ayetim, zati dürür bidayetim,
Sen bu nişanla bil meni, bil ki, nişane sığmazam.
Kimse güman-ü zan ile olmadı hak ile biliş,
Hakkı bilen bilir ki, men zann-u gümane sığmazam.
Surete bak menini suret içinde tanı kim,
Cism ile can menem, veli cism ile cane sığmazam.
Hem sedefem, hem inciyem, haşru sırat esenciyem,
Bunca kumaş-ü raht ile men bu dükane sığmazam.
Genc-i nihan menem men uş, ayn-ı ayan menem men uş
Gövher-i kan menem men uş, behrev-ü kane sığmazam.
Gerçi muhite zemem, adım ademdir, ademem,
Dar ile künfekan menem, men bu mekane sığmazam.
Can ile hem cahan menem, dehrile hem zaman menem,
Gör bu latifeyi ki, men dehr-ü zamane sığmazam.
Encüm ile felek menem, vahy ile hem melek menem,
Çek dilini ebsem ol, men bu lisane sığmazam.
Zerre menem, güneş menem, çar ile penç-ü şeş menem,
Sureti gör beyan ile, çünkü beyane sığmazam.
Zat ileyem sifat ile, kadr ileyem berat ile,
Gülşekerem nebat ile, beste dehane sığmazam.

Nar menem, şecer menem, arşa çıkan hacer menem,
Gör bu odun zebanesin, men bu zebane sığmazam.
Şems menem, kamer menem, şehd menem, şeker menem,
Ruh-i revan bağışlaram, ruh-i revane sığmazam.
Tir menem, kaman menem, pir menem, cavan menem,
Dövlet-i Cavidan menem, ayinedane sığmazam.
Gerçi bugün Nesimiyem, Haşimiyem, Kureyşiyem,
Bundan uludur ayetim, ayet-i şane sığmazam.

Merhaba, hoş geldin, ey ruh-i revanım, merhaba!
Ey şekerleb yar-i şirin, lamekanım, merhaba!
Çün lebin cam-i cem oldu nefhe-i Ruhülkudus,
Ey cemilim, ey cemalim, behr-ü kanım, merhaba.
Könlüme heç senden özge nesne layık görmedim,
Suretim, aklım, ugulum, cismü canım, merhaba.
Ey melek suretli dilber, can fedadır yoluna,
Çün dedin lehmike lehmi, gane kanım, merhaba.
Geldi yarim naz ile, sordu, Nesimi, nicesen?
Merhaba, hoş geldin, ey hırdadehanım, merhaba.

Aceb la’lin mi şol, ya can-ı ahbab?
Aceb zülfün mü, ya zincir-i pürtab?
Gözümden akan, ey dilber, gamından,
Aceb hunabe mi, ya eşg-i innab?
Aceb geddin mi şol, ya serv-i butsan,
Aceb haddin mi şol, ya verd-i sirab?
Aceb aynın mı şol, ya sihr-i Babil,
Aceb dişin mi şol, ya lülü-i nab?
Aceb yüzün mü şol, ya hirmen-i gül
Aceb kaşın mı şol, ya tak-i mihrab?
Aceb şol mest-i sevda-i moğolçin
Menim bahtım mıdır, ya çeşm-i pürhab?
Nesiminin gözü yarin gamından,
Dürün dürcü midir, ya behr-i simab?

Ya rab, ne sebebdendir olur takatimiz tak,
Çoktan beridir çeşmimiz ol çeşmine müştak.
Andan beri kim, aynımız ol yüzünü gördü,
Bir mu ile asıldı canım, kaldı muallak.
Gülzare kadem bas sinemi saz ile, mütrib,
Gel ayş edelim zevk ile, ger olmasa zerrak.
Pervane sıfat oldum o ruhsarına karşı,
Bel bağlamışam
hizmetine men de çü uşşak.
Yazım der idim nameyi hun-i ciğer men,
Töküldü ürek kanı yere tutmadı evrak.
Gördü ki tükenmez yazuban vasf ile şerhin,
Katlanmadı bu derde zaif, oldu kalem şak.
Ey hüsn iyesi, aşıka bir merhamet eyle,
Sun lütf ile biçareye bir cam-i mürevvak.
Ger ister isen yarı bugün, pir talep eyle
Gör kim nece yol gösterir ol pir-i muhakkak.
Allah ile ol imdi, niyaz eyle, Nesimi,
Başed ki, suçundan keçe, lütf eyleye Rezzak.

Canana menim sevdiyimi can bilir ancaq
Könlüm dileyin dünyada canan bilir ancaq.
Bildim, tanıdım elmde me’budu, yeqin ki,
Şöyle bilirem kim, anı Qur’an bilir ancaq.
Abdal oluban beylik eden arifi gör kim,
Bu seltenetin qedrini sultan bilir ancaq.
Sufimidir ol cam-i müseffasına meşğul,
Pünhani içer eyle ki, şeytan bilir ancaq.
Ey saqi, getir dövr eyağını dövr elasün kim,
Bu dövr eyağın dövrünü dövran bilir ancaq.
Könlüm gemisin qerq ede gör eşq denizine
Kim bu denizin behrini ümman bilir ancaq.
Heç kimse Nesimi sözünü keşf ede bilmez,
Bu, quş dilidir, bunu Süleyman bilir ancaq.

Bu ne adetdir, ey türk-i perizad,
Qeminden olmadım bir lehze azad.
Siyehdil gözlerin qan tökmek içün
Çekibdir tiğini manend-i cellad.
Bu bidadı mana eşqin qılıbdır,
Cahanda qılmadı Nemrudü Şeddad.
Reva mı, könlümün şehrinde senden
Feraqü qüssevü qem tuttu bünyad.
Gel, ey Şirindehen, eşqin yolunda
Menem ol kuhken biçare Ferhad.
Nezer qılgil bu viran könlüme, şah,
Qılır sultan olan viranı abad.
Bir eyü ad edin fani cahanda,
Ululardan cahanda qaldı bir ad.
Nesimi’nin kelamından eşitgil,
Vefasızdır cahan, sen qılma bidad.


Ay ile
gün sücud eder suret-i canfezayine,

Ay ile
gün nedir kim, ol düşmeye hak-i payine.
Cam-i cahannümadur ol, sende iki cahanı gör,
Çün göresen sen olmusan can-i cahane ayine.
Fail-i mutlak-i yakin kim ki, diler göre bugün,
Baksın anın cemaline, hakkı görer bu ayine.
Aşık-i sadık oldurur hak yoluna şehid ola,
Hak deyeni alır anun durmuş anun behayine.
Yusuf-i Misri canü dil, yani ki Fezl-i Zülcelal,
Geldi sefai zevk ile şehr-i beden serayine.
Kıldı fena vücudumu kül kerim ile kelam,
Zerg-i hasen budur ki, şah sandı bugün gedayine.
Her ki Nesimitek sücud Fazl-ı ilahe kılmadı,
Div kimi bugün anı belke bu yolda dayine.



TUYUĞLAR


Gel ki müştak olmuşam didarına,
Vermişem can zülf-i anberbarına,
Mahrem ettin çün meni esrarına,
Ey peri, gel çek meni bir darına.

Ey yüzünden zahir esma-i huda,
Şöyle ki, Kur’an’da dedi kulleha,
Ademi bil, andadır esrarha,
Can ile başın yolun kıl feda.

Aşk ile geldi cem-i enbiya,
Aşktır seyrü süluk-i evliya,
Aşk ile yola girerler biriya,
Aşk ile vasıl olurlar tanrıya

Al elinden atını yaban at,
Hakperest ol, hakkı tanı, olma at.
Dünyanın devrinde yoktur çün sebat,
Atını kaçırma ruhdan, olma mat.

Gelmişem kalubeliden meyperest,
Aşikem, metsem, veli mest-i elest.
Ey gözün sevdalarından fitne mest,
Sünbülün her taresi me’nide şest.

Canımın cananesi sensen, Habib,
Hubların ferzanesi sensen, Habib,
Künde kenzin hanesi sensen, Habib,
Vahdetin dürdanesi sensen, Habib.

Ey cemalin kulhüvallahü ehad,
Suretin yazısı Allahüssamed
Bir ucu zülfün ezel, biri ebed,
Hüsnüne şeytan imiş men la seced.

Hak Teala varlığı ademdedir,
Ev onundur, ol bu evde demdedir,
Bilmedi şeytan bu sırrı, gamdadır,
Ol sebebden ta ebed matemdedir.