Nabi Şiirleri

NABİ : (d. 1641, Urfa - ö. 1712, İstanbul)”Yok” anlamındadır

Sarayla güçlü ilişkiler kurmuş.Şiirlerini göndermiş ,culüs bahşişleri almış,memuriyetlerde bulunmuştur. Halep'te geçirdiği yıllarda (yaklaşık 25 yıl) devletin sağladığı imkânlarla rahat bir hayat sürdürmüştür. Eserlerinin çoğunu Halep'te geçirdiği bu yıllarda kaleme almıştır.







Eleştiri: Şeyh Galip Hüsnü Aşk isimli mesnevisini( divan edebiyatının en ünlü mesnevilerindendir) 26 yaşında bir iddaa üzerine yazmıştır. yapıtın ( yazma nedeninin bildirilmesi ) bölümünde anlatıldığına göre nabi' nin hayrabad adlı eseri aşırı derecede beğenilmiş bunun üzerine yazmanın olanaksız olduğu söylenince şeyh galib hayrabad' ı eleştirmiş ve alıntı olduğunu öne sürmüş bunun üzerine daha iyisini yazması istenmiş. şeyh galib bu teklifi kabul etmiş ve hüsn ü aşk' ı yazmıştır.hüsn ü aşk alegorik bir yapıttır. mecazi aşk' ulaşmanın güçlükleri birtakım alegorilerle anlatılmıştır. bu eser 2.101 beyitten oluşmuştur. şair fars edebiyatının etkisiyle divan edebiyatının kalıplaşmış mazmunları dışında, birtakım yeni mecazlar yaratmıştır.





------------------------------------------
Vermezdi kimse kimseye nan minnet olmasa
Bir maslahat görülmez idi rüşvet olmasa

Minnet olmasa kimse kimseye ekmek vermezdi/
Rüşvet olmasa hiçbir iş görülmezdi/



Yok bîgarez muamele ehl-i zemanede
Kimse ibadet etmez idi cennet olmasa

Şu dünyada insanlar amaçsız iş yapmıyor /
Cennet olmasa kimse ibadet etmezdi/


Tahsil-i ilmin üstüne tercih eder mi nâs
Tahsil-i mâl vasıta-i rif’at olmasa

Mal edinme yükselme için araç olmasa /
Herkes bilim yerine onu yeğler miydi?/


Etmez zuhur arsede bir kimseden kerem
Zımnında kasd-i daiye-i şöhret olmasa

İçinde ün yapma amaç olmasaydı /
Bağış için ortalıkta hiç kimse görünmezdi/


Bakmazdı kimse ayine-i safe Nabiya
Hodhînlik alâkasına âlet olmasa

Ey Nâbî, bencillik ilişkisi için araç olmasa/
Tertemiz aynaya kim bakardı?

……………………

Peygamber için yazdığı kasideden:

sakın terk-i edepten, kûy-i mahbûb-i hudâ'dır bu;
nazargâh-ı ilâhîdir makam-ı mustafâ'dır bu.!..

felekte mâh-ı nev bâbu's-selâm'ın sîne-çâkidir;
bunun kandîli, cevzâ matla-ı nûr-i ziyâdır bu!

habîb-i kibriyâ'nın, hâbgâhıdır fazîlette;
tefevvuk kerde-i arş-ı cenâb-ı kibriyâ'dır bu.

bu hâkin pertevinden oldu, deycûr-i adem zâil;
amâdan açtı mevcûdât, çeşmin tûtiyâdır bu.

murââd-ı edeb şartıyla gir nâbî bu dergâha;
metâf-i kudsiyândır, bûsegâh-ı enbiyâdır bu.!

*burası; allah sevgilisi'nin beldesi, hazret-i peygamber'in cenab-ı hakk'ın nazar buyurduğu temiz bahçe'si (ravza-i nebî)dir; (öyleyse) edep hatası işlemekten (tir tir titreyerek) sakın!

*bu gökteki yeni ay, selâm kapısı'nın (bâbu's-selâm) yüreği yanık aşığıdır; (öyle ki, göklerdeki) cevza yıldızı bile ışığını, onun kandilinin nurundan almaktadır.

*bu allah'ın yüce sevgilisi'nin mübarek istirahatgâhı (türbesi)'nın fazileti öyle yüksektir ki, cenab-ı hakk'ın izni ve rızasıyla arşına çıkartılmıştır.

*insanlık karanlıktan, bu toprağın ışığı sayesinde kurtuldu. çünkü o, mevcudatın gözlerine şifa veren bir sürmedir; o nur sayesinde görmeyen gözler bile açılır.

*nabi, (kimin huzuruna çıktığını bir düşün ve) bu dergâha; edep şartlarına eksiksiz riayet ederek gir! (zira) burası meleklerin bile (çok büyük bir edep ve saygıyla) tavaf ettikleri ve peygamberler'in (öpercesine) tecelli ettikleri bir yerdir.