Mahmut Derviş Şiirleri

MAHMUT DERVİŞ: : 1942, 2008 Filistinli şair.

Son dönem Filistin şiirinin en önemli şairlerinden olan Mahmut Derviş, 1948 yılında henüz çocukken, doğduğu köy İsrail tarafından işgal edilerek yıkılınca, ailesiyle Lübnan'a göç etmek zorunda kaldı.

Şiirleri 20'den fazla dile çevrilen Filistinli şair, 2003 yılında uluslararası Nazım Hikmet şiir ödülüne de layık görüldü.


 1982 yılı Eylül ayında Sabra ve Şatilla'da yaşanan katliamın ardından yazdığı Beyrut Kasidesi ile 1984'te te Sovyetler Birliği'nde Lenin ödülünü aldı. Şiirleri ve yazıları nedeniyle birçok kez tutuklanarak cezaevinde yatan şair, Filistin halkının yaşadığı zorlukları dizeleriyle anlatmasıyla tanınmaktaydı. 1970 yılında İsrail'den sürgün edilen sanatçı, iki yıl süreyle birçok Arap ülkesinde dolaşmak zorunda kaldı. Hamas ve El Fetih örgütleri arasındaki çatışmaları da eleştirel bir yaklaşımla şiirlerinde konu edindi

Türkçeye çevrilen 20 civarında kitabı bulunan Derviş, geçirdiği bir açık kalp ameliyatı sonucu yaşamını yitirdi. Filistin ulusal marşı Neşîd el-intifada'nın söz yazarı olan sanatçının en bilinen şiirleri:



BEYRUY KASİDESİ
"şair tamamlamadığı kasideleri ortaya saçar
beyrut bu kasidelerden çıkar
ve sessiz ve duru havzalara girer
ona bu dehşeti kim batırır
kendi isteğiyle veya... barışla. "
...
" sahrama sığan
az yıllanmış... boşluk adımlarıma yıkıldığı zaman.
aşkımdan ve üzüntümden hayatın üstüne boşaldım.
............şafağım bombalandı
meydanlarım, depremle caddeye yıkılan duvara
............dayandığımda.
suretimi oluştururum ölümümden.
geriye kalanını al, kollarına al beni hazır uzayıp gidenle.
............sözlüğünü al
ateşimin
zafere ulaş
gözyaşlarımla dolu seni örten güllerle
ve parlayan ekmekte ve korkan ve çıplak kalan
zafere ulaş bu son tarihte.
beyrut' a bütün kasideleri söyledik, dizili günleri söyledik
beyrut kalemiz
beyrut gözyaşımız
bu denizin anahtarından. damlalarından yaratıldık,
uzun uzun gülüydü ve bir duvar kaldı
yaratılan ruhta kıyametin dumanından neden senden
..........başkası kalmadı? "
...
Ey kızım seviyorduk seni
Şimdi yüksek suskunluğu bekliyoruz
Huş ağacından süpürgeler taşıyoruz
Üstümüzde öfkeyse dağıtırız... dağıtırız
Ah ondan... ne diye avuçlamadık göbeğini ufkun
Her uzanışında ellerini
Bizi boğmaya yeltendiğinde

Beyrut yok
Sırtımız önümüz denizin sırları yok

Kanımızı yitirene kadar evet
Anıların sözcüklerini yitirene kadar

Ancak söylerim şimdi yok
O son bombardımanda yok
O yer çukurda başka bir şey kalmadı yok
O ruh içinde kalmadı yok
Beyrut yok

...

-------------------------------------
BEN BİR ARABIM

kaydet, ben bir arabım...
kart numaram elli bin...
sekiz çocuğum var...
dokuzuncusu önümüzdeki yaz geliyor.
kızdın mı...
kaydet, ben bir arabım...
işçi yoldaşlarla taş keserim...
kayayı sıkarım...
bir ekmek...
bir kitap...
kazanmak için
sekiz çocuğum...
ama ben merhamet dilenmem...
sığınmam kanadının altına...
kızdın mı...
kaydet, ben bir arabım...
bir ismim ben...
bu çılgın dünyada sebatlı...
ama lütfen yaz...
herşeyden öte...
kimseden nefret etmem ben...
kimseyi soymam...
ama aç bırakıldığımda...
beni yağmalayanın etini yerim...
açlığımdan sakın...
sakın gazabımdan .
------------------
FİLİSTİNLİ SEVGİLİ

“Gözlerin bir diken
yüreğe saplanmış, sevilen,
işkencesine dayanılamayan.
Gözlerin bir diken,
rüzgârdan koruduğum, acıların, gecelerin,
derinlere sapladığım.
Kandiller yanar ışığınla,
geceler dönüşür sabaha.
Bense unuturum birden,
- göz rastlar rastlamaz göze-,
yaşadığımız bir vakitler
kapının ardında
yanyana.
(...)
Gözleriyle Filistin,
kollardaki, göğüslerdeki dövmelerle Filistin,
adıyla sanıyla Filistin.
Düşlerin Filistin’i ve acıların,
ayakların, bedenlerin ve mendillerin Filistin’i,
sözcüklerin ve sessizliğin Filistin’i
ve çığlıkların. ve doğumun Filistin’i,
taşıdım seni eski defterlerimde ateşi gibi.
Kumanya gibi taşıdım seni gezilerimde.
Koyaklarda çağırdım seni bağıra bağıra,
inlettim senin adına koyakları: